Beklenen Misafir: Sonbahar

İşte sonunda en sevdiğim mevsim geldi!

Eminim bunu okuyan bir çok “yazsever” burun kıvırmıştır bana ama insan kendine  hangi mevsimi yakın hissediyorsa onun için en güzel mevsim o değil midir? Ben sonbaharda doğduğum için mi seviyorum, bilmiyorum..

Ama..

Geçici bir süre misafir olduğu ağaçlarda misyonunu tamamlayıp veda zamanı gelmiş yaprakların vakur süzülüşü, kuşların telaşlı göçü,  renklerin değişimi ve bunlar gibi daha bir çok sonbahara ait şeyi izlemeyi  seviyorum.

Tüm bunlar aslında bitişi değil de hayatın devam ettiğini, herşeyin zamana uyum sağladığını, değiştiğini, her sonun başka birşeyin başlangıcı olduğunu göstermiyor mu?

Tabii görebilmek için de; telaşımıza biraz mola verip,  izlemek ve kulak vermek gerekiyor doğaya..

*****

Ben her sonbaharda olduğu gibi yine sezonu haftasonu sıcacık çayımı alıp, ince bir battaniyeyi üzerime çekip; Autumn in New York ve Sweet November’ i (bilmem kaçıncı kez) izleyerek açacağım..

Sonbahar, hoşgeldin…

Bu da yazının fon müziği olsun ;

 

 

Yorum bırakın